29 Mart 2010 Pazartesi

Cumartesi-Pazar ve Bugün...

Cumartesi hava güzeldi, dışarıdaydım tabii, biraz budama işleri yaptım ve yarım bıraktığım üst bahçe etrafının ot temizleme ve toprak havalandırma işini bitirdim.

Dün sabahtan güzeldi hava. Arka verandayı yerleştirdim, yani minderleri örtüleri, süsleri koydum, yerleri süpürdüm. Öğleden sonra birden hava bir döndü, fırtına yağmur derken o sabahki sıcaklık yerini kar soğuğuna bıraktı.

Aslında havalardan herhalde pekte keyfim yok, boğazım bir şişiyor, bir iniyor.

Bugün hava yağmurlu ve çok soğuk. Bahçecik'e alışverişe inip geldim. Canım hiiiç bir şey yapmak istemedi...

Bu aralar elimde hep tığ var, şimdi de kesecikler örmeye başladım. Daha birincisindeyim, bitince göstereceğim:))


Arada bir Gülelim mi...
Polis kayıtlarına geçmiş, Kayseri'de yaşanmış gerçek bir hikaye:

Hırsızın biri, bir evin çatısına çıkmış ve anten kablosunu kesmiş.
Evin reisi de tam TV'ye dalmışken yayın kesilince televizyonunu biraz kurcalamış,
'Bozuldu herhalde ' diyerek yatmış.

Ertesi gün adam işe gittikten sonra hırsız kapıyı çalıp adamın karısına,
'Yenge, beni abi gönderdi, televizyon bozuk, alın da bir bakın dedi' demiş.
Saf kadıncağız da televizyonu vermiş.

Akşam adam eve gelip de televizyonu göremeyince, karısından durumu öğrenmiş ve tabii ki dumura uğramış.

O hafta sonu balkonda keyif yaparlarken bizim hırsız aşağıdan ıslık çala çala, onlara bakarak sokaktan geçmiş.
Kadın hırsızı tanımış ve 'Bak bey! televizyonu çalan adam işte buydu!!' demiş.
Adam bunu duyunca, pijamalarla hırsızı kovalamaya başlamış.
5 dakika sonra diğer bir hırsız adamın evine gelip, karısına;
' Yenge, ben polisim, abi hırsızı yakaladı, şimdi karakoldalar.. Pantolonuyla, cüzdanını istiy or.' demiş, kadın da saf saf vermiş normal olarak.

Adam hırsızı bir saat kadar kovaladıktan sonra, kan ter içinde eve dönmüş... yine dumur! Artık adam karısını ne yapmış bilinmiyor?....



Banyoya Paspas






Bu banyo paspasını eski havluları keserek yapmışlar, bana kalırsa çabuk paralanır havlular kesilince. Bence metre ile satılan halı kaydırmazlara eski penyeleri keserek yapmalı, düğümle düğümle bırak, penye dayanıklıdırda hem renk renk yapılabilir.


26 Mart 2010 Cuma

Bugün, dün ve çook eskiden elişleri

Kibritlik ördüm...

Bugün sizlerle paylaştığım kibritlikler vardı ya, bu gece tv de "gönül çelen"i seyrederken bir tane yaptım. Becerebilmiş miyim :)



















Kelebeklerim...




10 Marifette geçenlerde Adadeniz in yayınladığı kelebekleri çok sevmiştim, üç gece tv akşam dizilerini seyrederken onları ördüm, bu bir takımı, iki takım yaptım. Örmesi kolay ve zevkli. Kelebeklerin duyargalarını bir zamanlardan kalmış çiçek tohumlarından yaptım, arkalarına da minik çengelli iğneler taktım. Tüllerin üzerinde çok hoş duruyorlar. Salonuma tül takınca üzerlerine serpiştireceğim.









Eskilerden....

Anılara çok kıymet veren biriyim biliyorsunuz. Eskilere ait şeyleri saklayıp, baktıkça anıları tazelemeyi seviyorum. Bugün elimden geçen bir kaç eski elişini paylaşayım sizlerle...








Bu iğne oyası örtü küçüklü büyüklü 4 parça, belki daha fazlaydı bir zamanlar bilemiyorum. Annemin teyzesi annemin çeyizi için işlemiş, herhalde 1949-50 lerde...

Düzgün çıkmadı, volanlı duran bir örtü çünkü...













Bu da gene annemin çeyizine teyzesi tarafından işlenmiş 3 boy iğne oyası...




















Bu eldivenleri annem 16 yaşındayken anneannem ona örmüş. Yani 1950 yılında...
















Bu örtüyü annem enstitüdeyken ödev olarak işlemiş. İnce tül üzerine kanaviçe, öyle ince bir iş ki....










Bu kese babaannemden bana geçti. Kendisi elişi bilmezdi, ama Enstitüde Türkçe öğretmeniydi, oradan hediye etmişler, gümüş iplikle örülmüş.
Benim babaannem ilk öğretmenlerden ve kendisi Çalıkuşu romanının kahramanı. Gerçi hayatı tamamıyla aynı değil tabii, ama bizim bilmediğimiz birşeyler de olabilir tabii gençliği ile ilgili :))
















Buda rahmetli Nebahat yengenin (arkadaşım Emine'nin annesi) bir anısı. El dokuması eski şile bezine dantel aplikesi ve sarma. İnce bir iş....


Bugün PC başındayım

Bugün hava sabahtan sisliydi, öğleden sonra güneş çıktı ama benim pek keyfim yok gibi, dışarıda da ayaz var resmen. Onun için bugünü tatil ilan ettim, dinleneceğim. Keyfim yok dedim ya, bir de hasta olup yatarsam biiiir sürü iş kalır. Mail kutum birikmiş, oralardan çıkanları paylaşayım...

Akşama da yeni bitirdiğim cicileri paylaşacağım. Beni izlemeye devam edin :))

Eski bir karyoladan...


Bu tip başucu ve ayakucu olan, hem de iki tane karyola vardı bizim evde, yeğenlerimin ranzasıydı, istersen tek tek te konabiliyordu. Ama Bursa'dan taşınırken fazla eşyalarımı çalıştığım fabrikadaki işçilere dağıttım. Ranza iki çocuklu birine gitti, çocuklar havaya uçmuşlar görünce, helal olsun, onların sevinçleri yeter bana.
Neyse, bu güzel bir geridönüşüm-değerlendirme projesi, sevdim bunu, belki bulurum bir yerlerde böyle eski atılmış bir karyola, çöpçüyüz ya, alırız :))



Tek tek dantelleri değerlendirelim...







Sizin de benim ki gibi birer ikişer yaptığınız küçüklü büyüklü dantelleriniz varsa, bu proje tam onlara göre. Sizi bilmem ama benim hoşuma gitti, elim değdiğinde yapacağım.





Kibritlik







Bu tip mutfak süsünü hep tutaç olarak görmüştüm. Bu ise kibrit koymak için, mutfağa bir tane, ocak başına da bir tane yapmalı :)
Şeması da var linkte....










Havuçlar







Yapılışı çok güzel anlatılmış, çok şeker görünüyorlar, keşke fırsat bulabilsem de yapabilsem, mutfakta şöyle demet halinde asılmış düşünüyorum da, ne güzel durur :)


25 Mart 2010 Perşembe

Hava kötü, iç işlere devam :))

Oooof, havalara nazar değdi....
Dün ve bugün sis ve soğuktan geçilmiyor. Bahçe işlerim yarım kaldı :(

Ama içeride de işler bitmiyor ki....

Dün banyoyu temizledim, takımları değiştirdim. Takımları derken, hep aynı şeyleri kullanmayı sevmiyorum. O nedenle bir mavi-yunuslu takımım var, bir de sarı-yeşil takımım. Havluları, diş fırçalığı, sabun tabağı, süsler filan. Maviler kalktı, sarılar geldi. Orayı fotoğraflamıyorum, zaten çok küçük olduğundan tamamını alamıyorum, hem de tadilat istiyor, sonra fotoğraflar paylaşırım...


Bugün mutfağın yemek masası tarafına el attım.



Öncesi Sonrası





















Perdeleri geçirdiğim çubukları ev tadilattayken artan pencere ve kapılardan çıkardım, bodruma pencere ve kapı olmuşlardı... Biraz kesmek gerekti, kestimmmm.
Perdelerimi 1992 de Ümraniye pazarından almıştım, kalpli olunca dayanamam ya, çok ta sağlam çıktılar, ama son 10 senedir kullanmıyordum.
Masa örtüleri yeğenlerimin çocukluk nevresiminden... Yani evde ne varsa kullandım.
Nasıl olmuş :))


23 Mart 2010 Salı

Bahçıvan İş Başında

İki gündür hava güzel ya, benim işim tabii ki genelde dışarılarda. O kadar çok iş var ki, upuzun bir yapılacaklar listem var, sil sil bitmiyor.







Dün arka verandada saksıların düşmememesi için kenar tahtası kesip çaktım, daha verniklenmesi lazım.








Sonra olukların üstünden su sıçrıyordu, shingle ların kenarlarını çaktım, su inen tarafa köpük ile bir separe yapıştırdım, kalkan shindle ları yapıştırdım, oluk içini temizledim.
Misafir evi tarafında açık yerleri silikonladım.
Ön tarafta saksı düzenlemeleri yaptım, toprak+gübre karıştırıp büyük çöp kovalarını saksı yapıp içlerine ortanca diktim, altlarına delik açmak için havya kullandım, aman ne kolay oldu delmek, akkklımı seveyim:)) Oranın düzenlemesi bitince resimleyeceğim.

Öğleden sonra ise ütü yaptım...



Bugün arka bahçeye başladım. Heryeri ot bürümüş tabii.
İşte otlu hali, işte bahçıvan iş başında....






Eee, arada bir sigara molası verip etrafı seyrediyoruz arkamıza yaslanıp.












İşte bir kısmı temizlendiii, resimdeki kadar zannetmeyin haa, 4 bir taraf var, toplamda sanırım 35 metre filan yapıyor, daha yarısını yapabildim:))

























Bir önceki yazım "Dök Dolabını" mimi, bakarken çıldırabilirsiniz, benden söylemesi:))


"Dök Dolabını" Mimi

Hani bana mim göndermeyin diyordum ya, bu defa da Yetenek Sizin'den "Dök Dolabını" mimi geldi.
Baktım şahsi sorular, anket gibi filan değil, bari bu defa geri çevirmiyeyim dedim. Ama şimdi dök dolabını deyince.... Dökeyim de, korkarsınız:) Dolap çoook, dökülecekler çok. Madem öyle, işte böyle:

Hobi odamı daha önce paylaşmıştım sizlerle, karmaşık, çıfıt çarşısı bir oda. Şimdi biraz daha değişik. Makinamın pili bitti, genel görüntü başka gün. Gelelim ayrıntılara, dökelim dolapları.


Yapışkanlı yapışkansız kaplama kağıtlarım....









Köşede duran bu kutular parça kumaş kutularım. Üsttekinde düz renkliler, alttakinde desenliler...









Yerde duran bir sepet içinde artık yünlerim var, yazlık olanlar torba içinde, ara sıra kapıyorum sepeti, birşeyler yapmaya çalışıyorum:)







Eskiden büfe olarak kullandığım dolap şimdi burada. Sol tarafında bir sürü kumaş var. Kimi yeni, kimi artan kumaşlar.







Sağ tarafında giyilmeyenler var, değerlendirilmeyi bekliyorlar:))







Dolabın sol çekmecesinde lastikler, eski perde makaraları, renkli teğel iplikleri, toplu iğne, çengelli iğne, dikiş iğnesi, çıt çıt-kanca, jilet kutuları, renk renk folyo-kağıt şeritler, kendir-pamuk ipleri, v.s v.s v.s.






Sağ çekmece de tamir aletleri, piller, toka v.s v.s v.s








Dolabın üstünde şişlerin durduğu cam vazo ki eskiden sürahi idi, sapı kırıldı, plastik kaptakiler yenilenecek gözlük kılıfları, kumaş torbacıklar, ilaç kutusu, çubuklar v.s v.s v.s.








Kalp şeklindeki kutu ve üstündeki benim bir zamanlar üzerine resim yaptığım kutu, düğme kutuları. Alttakinde büyükler, üsttekinde küçükler var....





Dolabın üzerinde raf var. Boncuklar, kavanozdakiler anahtarlık uçları, beyaz kavanozda kumaş gülcükler, ön tarafta kalemliklerim, fırça, el aletleri v.s, sesiber marka iğnelik, seloteyp









Onun üstündeki rafta boncuk, pul çeşitleri









Sonrakindeki soldaki kutularda ne ararsan var, sağdakilerde plastik halkalar, rafya paket süsleri, ıvır zıvır v.s v.s v.s







En üstte sağdaki kutu kartpostal yaparken faydalandığım ve dergilerden kestiğim renkli veya desenli kağıtlar, paket kağıtları, soldakinde desenli peçeteler ve oymalı kağıt servisler var.









Bilgisayar ve Dikiş masalarının birleştiği köşede bir tabure üstünde bir piknik sepeti ve üzerinde dikiş makaralarımın olduğu kutum var.





O piknik sepeti ise benim nakış kukalarımın kutusu:) Solda 8 numaralar, sağda 12 numaralar.





Raflı Dolabın En üstü:














Bir alttaki raf vernik, tiner, bezir yağı, boş kutular v.s v.s v.s






Onun altında modeller, dergiler, fiammacığımın kartı...








Bir altındaki tava yoğurt kapları, benim malzeme kutularım, içlerindekiler mi, işteee:
























































Ve alt raflardakiler..............























Bitmedi.... Bitemediiii....

Şifonyer var. İşte çekmeceleri






















Üzerinde çeşitli elişi dergileri, dekorasyon mecmuaları








Kutularda yapma çiçekler, dantel iplikleri, örgü örnekleri.






Örgü örnekleri kutum...
Arkadaşım Emine'nin annesi rahmetli Nebahat yenge örgüye meraklıydı. Birgün (sene 1981-82 )onlardayken ben bir şey başlayacaktım da bana bir örnek vermesini istedim. Bir torba getirdi, içinde bir sürü örnek. Kıskandıııım....
Eve gelince açtım örgü modellerini, aldım elime yünümü şişimi oturdum bir sürü örnek çıkardım, kağıtlara tarifleri yazdım. İşte onlar bunlar:))


E bitti sayılır. Yeter bu kadar. Gerisini gelip kendiniz karıştırın.... Daha bodrumdakiler vaaaar:))))))